LALE DEVRİ EKONOMİSİ TEKERRÜR EDER Mİ?

İktisat bilimi dediğimizde akla ilk 1786 da Adam Smith ve daha sonra David Ricardo, Jean Baptiste Say gelir. Bu kişiler Klasik İktisadın kurucularıdır, iktisat kelimesini ilk tanımlayan kişilerdir. Daha sonra 1929 da Klasik iktisat çökmüş ve yerine John Maynard Keynes'in iktisadi görüşü benimsenmiştir. Esasen benim tanımımda klasik iktisat çökmemiş, evrilmiştir, hala daha arz ve talep üzerine kurulu bir sistemde yaşadığımız göz önüne alınırsa “çökmüş” demek bence sert bir tanımlama lakin literatürde bu şekilde geçmektedir. Daha sonralarda günümüze kadar Neokeynesyen, Liberal, Kapitalist, Sosyalist, Karma Ekonomik görüşler olmak üzere bir çok yaklaşım gelişmiştir. 2000 li yıllar itibari ile ise İktisat ve Ekonomi tanımları birbirine girmiş, konu bilimden ziyade fon yöneticiliğine dönmüş, ana amaç kar ve zarar olmuştur. Özellikle 2009 yılından sonra ise benim tanımımca dünyada para bollaşması ile Balon Ekonomisi başlamıştır. Eksi faizler, karşılıksız para yetkisi (USD), teşfikler, hibeler, yardımlar, kaydi para mekanizması, bankacılık sektörünün para basma makinasına dönüşmesi, batık krediler, yüzdürülen bankalar....



1900 lü yıllardan sonra yapılan ekonomi tanımlamalarında “İktisat” kelimesi geçmemektedir, kapitalist ekonomi, liberal ekonomi, sosyalist ekonomi, karma ekonomi gibi içinde hep “ekonomi” geçen tanımlamalar yapılmıştır.



İktisat; bir bilim, düşünce ve analiz işidir. Olması gerekenleri, etkenleri, etkileri, etkileşimleri, dış faktörleri akademik temeller ile teorilere bağlar ve açıklar; tez ve antitez üzerine kuruludur.

Ekonomi ise bu bilimsel çalışmaların piyasaya uygulanmasıdır, sorunda burada başlar, kağıt üzerinde olması gerekenler uygulamaya gelince malesef çalışmayabilir. Bu noktada insan etkisi devreye girer, spekülasyon, bilgi erişim hızı, müdehale, ani gelişmeler, haber akışı, siyaset ve güç elde etme çabası konuya müdahil olur.


Bunların içerisinde değişmeyen tek bir şey var. İktisat kelimesinin tanımından da önce yaşanan “kriz” durumları. Kayıtlara geçen ilk ekonomik krizin parasal mal, mülk ya da şirketlerle bir ilgisi yoktu. Kayıtlara geçen ilk ekonomik krizin sebebi 1637 yılında lale soğanı fiyatlarının inanılmaz rakamlara gelmesiydi. Günümüzde ise bitcoini buna benzetiyorlar lakin dünya borsalarının son 10 yıllık grafiklerinden kimse söz etmiyor. Dünyada fiyatı kat ve kat artan tek şey maalesef bitcoin değil... Her şey değişmiştir, evrilmiştir fakat krizler hep aynı temele dayanır, gerçek dışı fiyatlamalar! ***Yazının sonunda kimi ünlü dünya borsa grafiklerini incelenmesi için paylaşıyorum.


Lale Krizi: Kimi virüsler sebebiyle laleler farklı renk, koku ve desene sahip oluyordu, yeni lale çeşitleri ilgi topladı. Bu lalelerin çiçek vermesi zaman zaman 12 yıl kadar sürebiliyordu ve virüslü lalelerin satıldığı bir ticaret pazarı oluşturuldu. Daha çiçek açmamış laleler alınır satılır oldu. Lale ticareti yapalar, lalelerin belirtilen süre sonunda çiçek açacağı garantisini kontratlarla teminat altına aldı (günümüzdeki türev piyasası benzeri viop, varant, opsiyon gibi). 1630'larda lale ticareti ile zengin olan kişiler, lale piyasasının da sonunu getirdi. 



Ortada daha olmayan laleler kontratlarla alınıp satılıyordu ve fiyatlar havada uçuşuyordu. Hollanda Hükumeti, Lale Çılgınlığını kontrol altına almak için laleyi konu alan vadeli iş sözleşmelerinin açığa satışını yasakladı. Bu sebeple her bir ticaret için daha düşük oranda ödeme yapılan resmi yani kaldıraçsız spot pazarlar ortaya çıktı. Bununla beraber alıcılar piyasadan çekildi, kumar bitmişti ve lale satıcıları alıcı bulamadıkça fiyatlar çakıldı, esasen alınan satılan lale değil kontratlardı. 




Alış yapanlar açığa satışla bir nevi kendini sigortalayabiliyordu ve bu sayede her rakamdan ticaret dönüyordu, açığa satış yasaklanınca “laleye bu kadar para verilir mi? ” konusu akla geldi.




Günümüze gelince hisse senetlerinde, emtialarda bir çok forward işlemler yapılıyor, bitcoin için bile vadeli işlemler açıldı; ki fiyat anında denetime girdi (Toplamda 21 mio adet olan ve dünya gündeminden düşmeyen, bir çok ülkede yüzlerce borsada işlem gören bitcoin fiyatı açığa satışlar sebebiyle uçup gitmiyor). 



Her şey ileri vadede alınıp satılıyor, özüne baktığımızda henüz olmayan bir beklenti fiyatlanıyor ve kontratlar ile alış satış yapılıyor. Türev piyasalar aynı lale dönemi gibi çalışıyor, viop, opsiyon, varant, vadeli işlem piyasaları, forex piyasaları, kaldıraçlar havada uçuşuyor.  10 lirası olan 1000 liralık işlemler yapıyor, ortada 1000 liralık gerçekten mal var mı bilen yok, yada mal vadesinde 1000 lira edecek mi garantisi yok... Lakin adeti belli olan, arzı sabit kalan ve talebi günden güne artan bitcion fiyatı artmaz iken enflasyonu olmayan, eksi faiz uygulayan, büyümenin sınırlı olduğu ülke borsalarının 2009'dan beri uçması şaşırtıcı... Bugünde esasında çiçek açmamış lale ticareti yapılıyor olabilir mi? Piyasada onca tanımlama değişmiş olsada kriz tanımı sanki bir kaç yüz yıl daha değişmeyecek gibi...



Son dönemlere yada genç nesile baktığımda piyasada borsalardan zengin olan pek bir hane-halkı göremiyorum, hep zirvelerde alım yapan bir yatırımcı profili var. Eski dönemlerden yine borsa ile araba alan, ev alan insanların hikayelerini duyuyorum. Bu kaldıraç ve türev piyasaların etkinliğinin arttığı dönemlerde büyük fonlar (lale taciri) dışında sanki para kazanan yok gibi... Aynı o dönemde olduğu gibi lalenin çiçek açması bekleniyorsa alanın değil satanın kazandığı bir dönemde olabilirsiniz. Ne alıp sattığımızdan ziyade emtia taş bile olsa fiyata dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Borsalar neye göre ucuz, neye göre pahalı, kur neye göre düşük, neye göre yüksek iyi analiz yapmak önemli, kısa vadeli al sat dışında uzun vadeli yatırımlar için kaldıraç kullanıyorsak lalenin çiçek açacağına emin olmak lazım :) 














Yorumlar

OKUNMASI ÖNERİLEN DİĞER YAZILAR