DOLARA GETİRİLEN VERGİ VE VALÖR UYGULAMASI


Döviz kurundaki artışın önüne geçmek için bir süredir Merkez Bankası, BDDK ve Hükumet tarafından kimi uygulamalar ve düzenlemeler yapılıyor. Yapılan düzenlemeler ile kurdaki volatilite azaltılmaya ve artışın önüne geçmek amaçlanıyor, alınan tedbirlerden başlıcaları;

1-2018 Eylül de “TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARA İLİŞKİN TEBLİĞ” ile yurda getirilen dövizin/ihracat bedellerinin TL ye dönülmesi / DAB a bağlanma zorunluluğu,
2-Swap hamlesi,
3-Zorunlu karşılık düzenlemeleri,
4-Döviz mevduat hesaplarına stopaj değişikliği,
5-Kamu bankalarının döviz satışı,
6-Türk parasına özendirmek için BDDK nın bankalara tavsiyesi,
7-Döviz alımlarında kambiyo gelir vergisi (KGV) uygunlaması,
8-BDDK nın yayınladığı dolar alımlarına T+1 valör uygulaması,

Son iki madde geçtiğimiz hafta ve bugün yapılan en güncel hamleler,

Dolar alım işlemlerinde vergi uygulaması; Resmi Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanı kararıyla 1998 tarihli 98/11591 sayılı bakanlar kurulu kararında geçtiğimiz hafta değişiklik yapıldı ve döviz alım işlemlerine binde 1 vergi uygulaması getirildi. Vergi işlem anında kesilmektedir.  

Bu uygulama ile gelir arttırıcı olarak döviz alım isteğini caydırmak ve döviz talebini azaltmak amaçlanmaktadır.

1998 yılında tüm kambiyo muamelelerinde BSMV % 0.1(binde 1) olarak belirlenmiş, 2008 yılında sıfıra indirilmişti. Şimdi tekrar döviz alım işlemlerine binde 1 kambiyo gelir vergisi uygulaması getirildi.

Yeni düzenlemede bankalar ile yetkili kuruluşların birbirleri ile yaptıkları ve Hazine'ye yapılan kambiyo satışlarında KGV sıfır olarak belirlendi. Ayrıca döviz kredisinin ödenmesi için, krediyi veren banka tarafından krediyi alana yapılan kambiyo satışlarında da KGV sıfır olarak belirlendi. Bunlar dışındaki kambiyo muamelelerinde satış tutarı üzerinden binde 1 oranında KGV alınmaya başlanıldı.



Dolar alım işlemlerinde T+1 valör uygulaması; Gerçek kişilerin 100 bin dolar ve üzeri döviz alım işlemlerinde bankalar tarafından bir iş günü valör uygulanacak, BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben imzalı yazıda dövizin ilgilinin hesabına yatırılmasının ve kullanıma açılmasının bir iş günü valörlü olarak gerçekleştirilmesi talimatı verildi. Buna göre, 21 Mayıs tarihi itibarıyla gerçek kişilerin 100 bin dolar ve fazlası döviz alımında para, ilgilinin hesabına bir gün sonra geçecek.



Bu hamlelerin hepsinin ortak amacı iç piyasadaki dolarizasyonun önüne geçmek, kurlardaki oynaklığı stabil hale getirmek ve finansal piyasalarda istikrarı sağlamaktır. Son yapılan iki hamlenin (vergi ve valör) serbest piyasa ekonomisi için kimi sakıncaları olabilir. Öncelikle her iki uygulamada kayıt dışılığı arttırabilir. Dolar alımlarında vergi olması ve paranın bir gün sonra hesaba geçecek olması yurt içi yerleşik döviz alım talebi olan kişileri ve yatırımcıları bankacılık sisteminden uzaklaştırabilir. Alınan önlemler sebebiyle daha ciddi düzenlemelerin olabileceğine olan inanç artabilir, finansal kurumlara olan güven zedelenebilir.


Yapılan düzenlemelerin etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz, bu hamleler ile dolar bir süreliğine baskılansa da esas risk unsuru olan gündem konuları çözülmediği sürece hareketliliğin önüne geçmek zor olacaktır. Yurt içinde; yerel seçim belirsizliği, borç ödeme dengeleri, bütçe açığı, piyasa sıkışıklığı, enflasyon ve faiz normalleşmeli; yurt dışında ise başta S400 sorunu netlik kazanmalı, akabinde Akdeniz’deki doğal gaz arama konusundaki sorunlar çözülmeli, devam eden Halkbank konusu sonuçlanmalı ve en önemlisi yabancı yatırımcının güveni kazanılmalı aksi durumda yasal ve mevzuatsal devlet eliyle yapılacak düzenlemeler ile piyasada kalıcı çözüm üretmek mümkün olmayacaktır.


Son olarak; içeride ve dışarıda tüm sorunları çözsek bile küresel anlamda resesyon konuşulmakta, ABD-İran gerilimi savaş söylemleri ile her geçen gün daha da gerilmekte, Avrupa'nın ekonomik verileri sorunlu ilerlemekte, ticaret savaşlarında henüz uzlaşma sağlanamadı, dünya ticareti daralmakta, Çin tarafında sorunlar artmakta... tüm bunların ayrıca etkileri düşünüldüğünde kaybedecek çok da vaktimiz yok, bir an önce kendi sorunlarımızı çözüp küresel risklere karşı etkilenmemek için yapısal reform ve önlemler düşünülmelidir.






Yorumlar

OKUNMASI ÖNERİLEN DİĞER YAZILAR